Ders 21-9, Can ve Could Past Participle Konu Anlatımı / Past Participle Form of Can and Could

Modalların Past Participle ( Perfect Tense )  ve diğer zamanlar ile kullanımlarını incelemeye devam ediyoruz arkadaşlar. Bu yayında '' Can / Could  '' yapısını bu açıdan değerlendireceğiz. Hemen konumuza geçelim.















1)  '' Could '', geçmişe yönelik kesin olmayan tahminlerimizi ifade ederken veya geçmişte gerçekleşmeyen, yapamadığımız işler için  Past Participle formunda '' Present Perfect Tense '' ile kullanılır. Olumlu yapı olarak;

'' Could + have + V3 = Could + have + Fiilin 3. hali '' şeklindedir.

Örneklere geçmeden önce bir noktayı belirtmede fayda var. '' Could '' , '' Can '' in Geçmiş Zaman halidir.
Dolayısıyla da '' Can '' Past Participle anlamında olumlu cümlede '' Present Perfect Tense '' ile kullanılmaz. Onun yerine Geçmiş Zaman yapısı olan '' Could '' tercih edilir.

Olumlu cümle, yukarıda belirttiğim gibi net olmayan tahmin ve görüşler için kullanılır. Aynı zamanda yapabilecek olduğumuz halde yap( a ) madığımız, gerçekleştir( e ) mediğimiz durumlar için de kullanılır.Örnek cümlelerin karşılaştırmasına dikkat edelim.

I can't find my book. I could have left it in the class.
Kitabımı bulamıyorum. Sınıfta unutmuş olabilirim
( Kesin bir durum yok. Başka yerde de unutmuş olabilirim. Olası bir tahmin. )

I could have solved this problem. It was easy. 
Bu problemi çözebilirdim. Kolaydı. 
( Problemi çözebilecek olduğum halde bu işi gerçekleştiremediğim anlamı var. )

Ayla could have gone to the cinema. I didn't her last night.
Ayla sinemaya gitmiş olabilir. Geçen gece onu görmedim. 
( Kesin bir durum yok. Bir ihtimal sinemaya gitmiş olabilir. )

Aydın could have phoned to me. But he didn't.
Aydın bana telefon edebilirdi. Ama telefon etmedi.
( Telefon edebilecek fırsatı olduğu halde, yapmadığı bir işi belirtiyor. )

The students could have cheated in the exam. They got higher marks compared to their performances.
Öğrenciler kopya çekmiş olabilir. Performanslarına oranla oldukça yüksek notlar aldılar. 
( Kesin olmayan, şüphenilen bir durum, bir ihtimal söz konusu. ) 

You could have told me what he did yesterday.  
Bana onun dün ne yaptığını söyleyebilirdin
( Fakat söylemedin. Yapma fırsatın olduğu halde yapmadın. )


Olumsuz yapı olarak ise;

'' Can't / Couldn't + have + V3 = Can't / Couldn't + have + Fiilin 3. hali '' şeklindedir. 

Olumlu yapıda kullanılmayan '' Can '' bu yapıda eş anlamlı olarak '' Can't '' formunda,   '' Couldn't '' un yerine kullanılabilir. Aralarında anlamsal bir fark yoktur. Anlam olarak çok kuvvetli, kesin olarak bir işin geçmişte olamayacağını, istesek de yapamacağımızı belirtir. Olumlu yapının aksine son derece kesin ve kati yargılar içerir. Örneklere göz atalım;

A: I saw Mert at a restaurant yesterday. / Dün restaurantta Mert'i gördüm.
B: No, you cant / couldn't have seen him. He has been abroad for a month. 
Hayır, onu görmüş olamazsın. Bir aydır yurt dışında.
( Konuşmacının Mert'i görmesi imkansızdır. Burada gerçekleşmesi mümkün olmayan bir durum söz konusudur.

My brother can't / couldn't have played football. He broke his leg last week.
Erkek kardeşim futbol oynayamazdı. Geçen hafta bacağını kırdı. 
( İstenilse de yapılamayacak, yerine getirilemeyecek bir durum vardır. )


Dilerseniz '' Could have + V3 '' ve '' Can't / Couldn't have + V3 '' karşılaştırmalı olarak bir özet geçelim. Aralarındaki anlam farkına dikkat edelim.

a ) I could have watched TV at home last night, but I went out to meet friends. 
Dün akşam evde televizyon izleyebilirdim, fakat arkadaşlarımla buluşmak için dışarı çıktım. 
( Bu durumda konuşmacının kararına bağlı olan bir durum söz konusudur. Yani dışarı da çıkabilirdi, evde kalıp TV de izleyebilirdi. Tercihini dışarı çıkmaktan yana kullanmıştır. )

I can't / ccouldn't have watched TV at home last night. The electricity went off late hours. 
Dün akşam evde televizyon izleyemezdim. Elektrikler gitti. 
( Bu durumda ise konuşmacının istese bile yapamayacağı bir durum söz konusu. Yani elinde olmayan sebeplerden ötürü yapamadığı / yapamayacağı bir iş vardır. ) 

b ) He could have gone to home. I am not sure.
Eve gitmiş olabilir. Emin değilim.
( Bu cümlede kişinin eve gitmiş olabileceğinden bahsediyor. Eve gitmiş de olabilir, gitmemiş de. Tam ve kesin bir yargı söz konusu değil. )

He can't / couldn't have gone to home. I saw him at the party.
Eve gitmiş olamaz. Onu partide gördüm.
( Bu cümlede ise olması, gerçekleşmesi imkansız veya imkansıza yakın bir durum söz konusu. Kişinin partide olduğu kesin olarak bilindiği için eve gitmiş olması mümkün değildir şeklinde bir çıkarım yapabiliriz. )

Yukarıdaki cümleler ve bu cümlelerin aralarındaki anlamsal farkları çıkarmak belki ilk bakışta zor olabilir. Ancak '' Contexual Meaning ''den yani konuşmanın ya da parçanın bütünlüğünden, anlamından bir çıkarım yapabiliriz. Bu yöntem '' Could '' un diğer tüm zamanlarla kullanımı için de geçerlidir. 


2) Geçmişte bir noktada devam etmekte olan eylemleri belirtirken '' Can & Could '' '' Present Perfect Continuous Tense ''  ile  kullanılır. Belirtilen yargı kesin olmamakla beraber, bir tahmin söz konusudur. Olumlu cümle;

'' Could + have been + V+ing = Could + have been + Fiil+ing '' şeklindedir.

Yine olumlu cümlede '' Can '' kullanılmaz. Geçmiş Zaman anlamı olduğu için '' Could '' kullanılır.

Taylan could have been reading a book. When I got home, the light of his room was still on.
Galiba Taylan kitap okuyordu . Çünkü eve geldiğimde odasının ışıkları hala açıktı.
( Bu cümlede kişinin geçmişte o saatte ne yapıyor olabileceğine ilişkin bir ihtimal belirtilmektedir. )

My father could have been driving fast at the time of accident. He has a difficulty in controlling himself while in traffic.
Herhalde babam kaza anında hızlı sürüyordu. Trafikteyken kendini kontrol etmede zorluk çekiyor.
( Bu cümlede, genel bir yargıdan yola çıkarak bir ihtimal dahilinde kişinin arabasını hızlı kullanıyor olabileceğinden bahsediliyor. Kesin bir hüküm yok. )

Olumsuz cümlede ise ;

'' Can't / couldn't + have been + V+ing = Can't / couldn't + have been + Fiil+ing '' şeklindedir.

Bu yapıda önceden belirtildiği gibi olumlu cümlenin aksine '' Can't & Couldn't '' aynı anlama sahiptir.

The baby can't / couldn't have been feeling comfortable. She was crying a lot.
Bebek kendini rahat hissetmiyordu. ( Kendini rahat hissetmesi imkansız anlamıda ) . Çok ağlıyordu.
( Bu cümlede bebeğin ağlamasına bağlı olarak kendini rahat hissetmediği yargısına kesin olarak
ulaşılmıştır. )


3) '' Can & Could '' aynı zamanda günümüzde, konuşma anında devam eden olayları belirtirken '' Present Continuous Tense '' ile de kullanılır.Olumlu cümlede;

'' Could + be + V+ing = Could + be + Fiil +ing '' şeklindedir.

Ayrıca olumlu cümlede, bu kullanım kapsamında da önceden belirttiğim gibi '' Could '' kullanılır. '' Can '' kullanılmaz. 

A :Where is Betty ? / Betty nerede?
B : I don't know. She could be going to the supermarket. / Bilmiyorum. Süpermarkete gidiyor olabilir.
( Net olmayan bir durum söz konusu. Kişi şuan markete gidiyor da olabilir, gitmiyor da. )

Emel could be sleeping in her room now. / Emel, şuan odasında uyuyor olabilir.
( Ancak konuşmacı bundan emin değil. Bir ihtimal, tahmin söz konusu.)


Olumsuz yapıda ise;

'' Can't / couldn't + be + V+ing = Can't / Couldn't + be + Fiil+ing '' şeklinde bir kullanım vardır.

Lütfen dikkat edelim '' Can / Couldn't '' her ikisi de olumsuz cümlede kullanılabilir. Aralarında anlamsal olarak bir fark yoktur diyebiliriz.  Bu yapıda ise olması imkansız olan, mümkün olmayan bir durumdan bahsediyoruz demektir.

A : I think Burak is studying English now. / Burak'ın şuan İngilizce çalıştığını düşünüyorum.
B : No, he cant / couldn't be studying English now. He has just gone out.
 Hayır, şuan İngilizce çalışıyor olamaz. Daha biraz önce ayrıldı.
( Kişinin evde olmadığı ve dolayısıyla da İngilizce çalışmadığı kesin olarak bilinmektedir.)

Deniz can't / couldn't be going to work by his car. Because his car is broken down.
Deniz arabasıyla işe gidiyor olamaz. Çünkü arabası bozuldu.
( Bu cümlede kişinin arabası bozuk olduğu için arabasını kullanarak işe gidiyor olamayacağı gibi mümkün olmayan bir durum söz konusudur. )

Evet arkadaşlar, bu yayında '' Can / Could '' un en çok bilinen ve karşımıza çıkan kullanımlarının yanı sıra diğer zamanlarda kullanımını ele aldım. Elbette çok daha farklı kullanımlar söz konusu olabilir.Çünkü dil değişir ve gelişir. Bu değişimin ve gelişimin yönü maalesef pek tahmin edilebilir değildir. Ben de elimden geldiğince tüm detayları açıklamaya çalıştım. Umarım katkıda bulunabilmişimdir. Bir sonraki yayında inşallah '' May & Might '' modallarını aynı kapsamda ele almaya çalışacağım.

İndirme linki: http://www.slideshare.net/alikemal28/can-could-past-participle

7 yorum:

  1. Her paylaşım gibi bu da müthiş...elinize sağlık Ali hocam....:)

    YanıtlaSil
  2. Çok teşekkür ederim Zilan..Her zamanki gibi de ilk yorum yazan sensin:)

    YanıtlaSil
  3. sizin başarılarınızı dile getirmek ben ilk görevim....:)ilk görevimi de yorum yazarak belirtiyorum...

    YanıtlaSil
  4. Teşekkür ederim. Allah razı olsun...

    YanıtlaSil
  5. Bu yorum yazar tarafından silindi.

    YanıtlaSil
  6. You should teach "could have done" and "couldn't have done"

    YanıtlaSil