Ders 21-2, Must ve Have - Has to Konu Anlatımı / Must and Have - Has to

Modallarla ilgili çalışmalara devam ediyoruz arkadaşlar. Bilindiği üzere '' Modal '' tek başına anlamı olmayan ancak cümle içindeki kullanımlarına bağlı olarak '' yetenek, gereklilik, zorunluluk, mecburiyet, tavsiye vb..''anlamlar katan yapılardır. Bu yayında  '' zorunluluk , gereklilik ''  bildiren '' must - have / has  to '' modallarını inceleyeceğiz. Hemen konumuza geçelim.



Yukarıda girişte bahsettiğim üzere '' zorunluluk, gereklilik '' bildiren durumlar için bazı Modalları kullanırız.

Bunlar içinde;

* Daha çok içeriden gelen zorunluluklar için '' must ''
* Dış etkenlere bağlı olarak dışarıdan kaynaklanan zorunluluklar için '' have - has to '' kullanılır.

Şimdi konuyu biraz daha açalım.

a) İçeriden gelen zorunluluk derken konuşmacının isteği ve niyeti söz konusudur. Yani kendi içimizden gelmektedir. Evet bir zorunluluk vardır ama bu zorunluluk yasa ve kanun düzeyinde değildir. Mesela gece geç olmadan evde olmak gibi. Eve geç gidilirse aileniz size kızabilir. Ya da kendi başarınız ve geleceğiniz için derslerinize çalışmak zorunda olmanız gibi. İşte bu tarz durumlarda yapmanız gerekenler için '' must '' kullanılır.

b) Dışarıdan gelen zorunluluk derken ise uygulaması ya da yapması bizim keyfimizde olmayan, dış kaynaklı baskı unsurlarından ötürü yapılması bir gereklilik, zorunluluk haline gelen durumlardan bahsediyoruz demektir. Mesela ailenizi mutlu etmek için ders  çalışmak, sabah her gün saat 8' de işe başlamak, doktorun hastasına yapmasını söylediği şeyler gibi örnekler söz konusu olduğunda '' have -has to '' kullanılır. Bu durumlarda kendi isteğiniz pek önemli değildir.

Madde madde detaylı incelemeye geçmeden önce şu noktayı açıklığa kavuşturalım. Günlük yaşamda karşımıza çıkan zorunlulukların içten mi dışarıdan mı kaynaklı olduğuna kesin bir şekilde karar vermek zordur. Bu anlamda '' must  /  have - has to '' arasında pek fark yoktur. Fakat konuşmanın akışına, gidiş hatına göre bir çıkarım yapılabilir. Bununla ilgili aşağıda açıklayıcı bir madde bulunmaktadır. ( Madde 6 )


1) Bir zorunluluk olarak konuşmacının isteği, arzusu göz önünde bulundurulduğunda '' must '' ve '' have - has to '' arasında pek fark yoktur.

I didn't call my father. I must-have to call him. / Babamı aramadım. Onu aramalıyım ( aramam gerekir).

I need money. I must- have to find someone to borrow. / Paraya ihtiyacım var. Borç alacak birini bulmalıyım.


2 ) Bir kişinin diğer bir kişiye karşı otoritesi söz konusu olduğunda '' must '' kullanılır.

Doctor: You have a serious health problem. You must stop smoking.
            Ciddi bir sağlık sorununuz var. Sigara içmeği bırakmalısın.

Doctor: After the surgery, you must stay in bed for ten days.
            Ameliyattan sonra on gün yatakta kalmalısın(ız).


3 ) Kişinin kendisinden istenen işleri yapması istenirken '' have - has to '' kullanılırsa daha iyi olur.

Child : I have to make my bed after waking up. / Kalktıktan sonra yatağımı yapmalıyım.

The patient : I have to stop smoking. The doctor said like that. / Sigarayı bırakmalıyım. Doktor öyle söyledi.


4 ) Eğer konuşan kişi, bir şeyin çok önemli olduğunu söylüyor, kendisi için çok önemli olduğunu belirtiyor ise '' must '' kullanılır.

This film is really good. You must watch it. / Bu film gerçekten çok iyi. Kesinlikle izlemelisin.

I made a cake. You must taste it. / Bir kek yaptım. Tadına bakmalısın.


5 ) Çok kuvvetli olumlu tahminlerde '' must '' kullanılır.

That child must be really smart. He knows four languages. / Şu çocuk çok zeki olmalı. Dört dil biliyor.

There must be bad news. Everybody is so sad. / Kötü bir haber olmalı. Herkes çok üzgün.

Çok kuvvetli olumsuz tahminlerde ise önceki çalışmada bahsettiğim gibi '' can't '' kullanılır. Lütfen aradaki farka dikkat edelim.

You can't be ill. You played football last night. / Hasta olamazsın. Geçen gece futbol oynadın.

You must have a good luck. You have won the biggest lottery. / İyi bir şansın olmalı. En büyük ikramiyeyi kazandın.


6 ) '' Must '' ile '' have - has to '' arasındaki ayrım, çoğu zaman konuşmanın akışı içinde belirlenir. Aşağıdaki iki örneği inceleyelim.

a ) I must pass the university exam. To have a brillant future, this exam is so important. If I don't succeed, it will make me unhappy.
Üniversite sınavını kazanmalıyım. Parlak bir gelecek için bu sınav çok önemli. Eğer başaramazsam, mutsuz olurum.
( Görüldüğü gibi buradaki zorunluluk kişinin kendi içinden gelmektedir.)

b ) I have to pass the university exam. My parents trust me and expect me to be successful.
Üniversite sınavını kazanmalıyım. Ailem bana güveniyor ve başarılı olmamı bekliyor.

( Bu cümlede de kişinin başarılı olmayı kendisinden çok, ailesi için istemektedir. Yani zorunluluk dışarıdan.)


7 ) '' Mustn't '' ilk akla geldiğinin aksine '' must '' ın olumsuzu değildir. Bu nokta çok önemli. Lütfen dikkat edelim. '' Mustn't '' olumsuz anlamda yapılmaması / yapmamamız gereken işlerde kullanılır. Yasak, tehlikeli ve gereksiz eylemleri belirtir.

Doctor: Your lungs are getting worse. You mustn't smoke.
             Ciğerlerin kötüleşiyor. Sigara içmemelisin.

You mustn't cross at red light. / Kırmızı ışıkta geçmemelisin.
You mustn't drink alcohol. It is bad for your health. / Alkol içmemelisin. Sağlığın için iyi değil.
You mustn't speak loudly in a library. / Kütüphanede yüksek sesle konuşmamalısın.

Ayrıca çok güçlü öğüt ve tavsiyelerde de '' mustn't '' kullanılır.

You mustn't work so hard. You may be ill. / Bu kadar çok çalışmamalısın. Hasta olabilirsin.
You mustn't go out late hours at night. / Gece geç saatlerde dışarı çıkmamalısın.


8 ) '' Don't - doesn't have to '' ise '' have to ve must '' ın olumsuzdur.  Burası da dikkat edilmesi gereken bir noktadır. '' Don't - doesn't have to '' zorunluluğun ortadan kalktığını, yapmaya gerek kalmadığını belirtir.

Today is Sunday. I don't have to work today. / Bugün Pazar. Çalışmak zorunda değilim.

Passengers in buses don't have to wear seat bells. / Otobüslerdeki yolcular emniyet kemeri takmak zorunda değildir.

He has a lot of money. He doesn't have to work anymore. / Onun çok parası var. Artık çalışmasına gerek yok.

'' Don't - doesn't have to '' yerine kısaca '' needn't '' benzer anlamda kullanılabilir.

I don't have to get up early. I needn't get up early.

She doesn't have to get up early. She needn't get up early.


9 ) '' Must , have - has to '' ile aynı anlama sahip ancak kullanımı fazla yaygın olmayan bir diğer modal da '' have got to '' dur.

Students must do their homeworks on time.
Students have to do their homeworks on time.
Students have got to do their homeworks on time.

Evet arkadaşlar, buraya kadar '' must / have - has  to '' modallarını karşılaştırmalı bir şekilde açıklamaya çalıştım. Konunun geriye kalan tüm detaylarından inşallah bir sonraki yayında bahsedeceğim. Her zaman olduğu gibi konuyla ilgili video ile kapanışı yapıyoruz. İyi seyirler...

İndirme linki: http://www.slideshare.net/alikemal28/must-have-to-konu-anlatimi




4 yorum:

  1. Hocam tüm değerli bilgilerinizi bizlerle paylaştığınız için size çok teşekkür ederim...Paylaştığınız videolarla anlattığınız konular daha iyi pekişiyor....

    YanıtlaSil
  2. Benim için en büyük ödül, bu çalışmaların size ne kadar faydalı olduğunu bilmek ve bunun farkına varabilmektir. Destek ve çabaların için çok teşekkür ederim...

    YanıtlaSil
  3. arkadaşa sonuna kadar katılıyorum...değerli bilgilerinizi bizlerle paylaştığınız için teşekkürler...ALLAH DAİMA YANINIZDA OLSUN...

    YanıtlaSil
  4. Çok teşekkür ederim. Allah daima hepimizin yanında olsun...

    YanıtlaSil