Önceki yayında temel olarak ele aldığımız " Adjectives / Sıfatlar " konusuyla ilgili diğer detaylara bu yayında yer vereceğiz arkadaşlar. Bilinmesi halinde sizin için son derece faydalı olacak bu yapılar dil yetileri açısından size oldukça fazla zenginlik sağlayacaktır. Lafı uzatmadan madde madde incelemeye hemen geçelim.
" Adjectives / Sıfatlar " son derece yaygın bir şekilde " be, become, get " filleri ile kullanılırlar. Ayrıca da duyu fiillerinden olan " appear, feel, look, smell, sound, seem, taste " ile de sıfatlar kullanılır. Bunun sebebi ise bu duyu fiillerinin stative verb / durum fiilleri olmasıdır. Öznelerin ve nesnelerin durumlarını ifade edip niteledikleri için sıfatlar ile son derece yaygın olarak kullanılırlar. Genel olarak formüle edecek olursak;
1. be + adjective
"To be ( am, is, are )" dan sonra bir sıfat getirilerek kullanılır. " To be " nin Present ( am, is, are ), Past ( was, were ), Perfect ( been ) yapıları bu kapsamda ele alınmalıdır.
He is fat. O şişman. ( Present )
My car is old ,but it is expensive. Arabam eski ama pahalı. ( Present )
You were happy. Sen mutluydun. ( Past )
We were hard working in the past. Eskiden çalışkandık. ( Past )
He has been sad recently. Son zamanlarda üzgün. ( Perfect )
Suna and Saim have been ambitious for the work. Suna ve Saim iş için hırslılar. ( Perfect )
2. become / get + adjective
Kullanılan sıfatın belirttiği şekilde olmak, olmaya başlamak anlamındadır. Yani " adjective ( sıfat ) + olmak / olmaya başlamak " şeklinde bir anlamı vardır diyebiliriz. Present, Past ve Future kullanımları yaygındır. Bu yapı daha çok " Contextual Meaning " in olduğu cümlelerde kullanılır. Genellikle " when , if " gibi iki veya daha fazla cümlenin bağlandığı yapılarda kullanılır. " become, get + adjective " yalın halde yani durumu veya cümleyi destekleyen başka bir cümlenin olmadığı durumlarda kullanımı pek nadirdir. Hatta hiç kullanılmaz da denilebilir. Şöyle ki;
Our teacher gets/ becomes happy if we get the high marks.
Yüksek notlar aldığımızda öğretmenimiz mutlu olur / mutlu olmaya başlar. ( Present )
The supporters get / become enthusiastic if Fenerbahçe wins a match.
Fenerbahçe maç kazandığında seyirciler coşkulanır / coşkunlanmaya başlar. ( Present )
I got / became frustrated when I saw her.
Onu gördüğümde hüsrana uğradım. ( Past )
My mom got / became angry when I broke the vase.
Annem vazoyu kırdığımda sinirlendi / sinirlenmeye başladı. ( Past )
His wife will get / become sad if her husband doesn't buy what she wants.
Eğer kocası istediğini almazsa eşi üzgün olacak / üzülmeye başlayacak. ( Future )
3. feel + adjective
Kullanımı yaygın bir diğer yapı daha. Belirtilen sıfatın anlamında hissedildiğini ifade eder. Yani " adjective ( sıfat ) + hissetmek " tir denebilir. Present ve Past anlamları mümkündür.
She feels tired when she does housework.
Ev işi yaptığında yorgun hisseder. ( Present )
I feel embrassed if anyone makes silly jokes.
Birisi aptalca şakalar yaptığında utanmış hissediyorum / utanıyorum. ( Present )
You feel comfortable in your hometown.
Memleketinde kendini rahat hissedersin. ( Present )
He felt tired after working long hours.
Saatlerce çalışmanın ardından yorgun hissetti. ( Past )
I felt happy when I learned that I had passed the exam.
Sınavı geçtiğimi öğrendiğimde mutlu hissettim. ( Past )
You felt confused before deciding to mary.
Evlenmeye karar vermeden önce kafan karışık hissettin. ( Past )
4. seem / appear / look + adjective
Yine yaygın olarak karşımıza çıkacak olan yapılardandır. Sıfatın belirttiği durumda görünmek anlamındadır. Yani " adjective ( sıfat ) + görünmek " tir diyebiliriz. Present ve Past kullanımları mevcuttur.
He looks / seems / appears anxious. What happened?
O endişeli görünüyor. Ne oldu? ( Present )
You look / seem / appear ill. Are you ok?
Hasta görünüyorsun. İyi misin? ( Present )
She looks / seems / appears tired. How long hours has she been working?
O yorgun görünüyor. Kaç saattir çalışmakta? ( Present )
You looked / seemed / appeared frustrated. What was wrong?
Üzgün görünüyordun. Sorun neydi? ( Past )
He looked / seemed / appeared happy last week.
O geçen hafta mutlu görünüyordu. ( Past )
4.1 " seem ", " appear " dan sonra " to be + adjective (sıfat) " kullanılabilir. Yani ( to ) infinitive gelebilir. Fakat " look " dan sonra " to + infinitive " gelmez. Present ve Past kullanımları mevcuttur.
See him later! He seems / appears to be angry.
Onu sonra gör. Öfkeli görünüyor. ( Present )
My dog is barking loudly. It seems / appears to be hungry.
Köpeğim yüksek sesle havlıyor. O aç gibi görünüyor. ( Present )
I was worried when she seemed / appeared to be pale.
Solgun göründüğünde endişelendim. ( Past )
That car seemed / appeared to be new and expensive, but in fact it wasn't.
Araba yeni ve pahalı gibi göründü ama gerçekte öyle değildi. ( Past )
5. smell + adjective
Bir diğer yaygın kullanımdır. " Smell " fiilinden de anlaşıldığı gibi kokunun söz konusu olduğu anlamlarda kullanılır. Sıfatın belirttiği yönde veya şekilde " kokmak, kokusu olmak " anlamına gelir.Yani " adjective ( sıfat ) + kokmak, kokusu olmak ". Present ve Past kullanımları söz konusudur.
The flowers smell nice. Çicekler güzel kokuyor. ( Present )
The room smells awful. Oda kötü kokuyor. ( Present )
Your clothes smelt different. Elbiseleri farklı kokuyordu.( Past )
The rose smelt nice. Gül güzel koktu. ( Past )
6. sound + adjective
Duyduğumuz, işitttiğimiz bir şeyi ifade ederken kullanılan bir yapıdır. Sıfatın belirttiği yönde duyulan, işitilen bir durumdan bahsetmektedir. Yani " adjective ( sıfat ) + duymak / duyulmak " tır denebilir. Fakat Türkçe çeviri olarak daha farklı şekillerde yazılabilir. Örneklere dikkat edelim. Present ve Past kullanımları mevcuttur.
Your voice sounds loud. Sesin yüksek çıkıyor. ( Present )
My neighbour sounds happy. He is laughing and singing a song.
Komşum mutlu. Gülmekte ve şarkı söylemekte. ( Present )
The music sounds low. Can you volume it up?
Müziğin sesi kısık. Sesini biraz açabilir misin? ( Present )
I got the news. His voice sounded ill.
Haberleri aldım. Sesi hasta gibi geldi. ( Past )
I heard a strange noise last night. It sounded scary.
Dün gece garip bir ses duydum. Ürkütücü geldi. ( Past )
7. taste + adjective
" Tatmak, tadı olmak " anlamındaki kullanımdır. Sıfatın kendisinden sonra gelen belirttiği yönde " tadı olmak, tatmak " yani " adjective ( sıfat ) + tatmak, tadı olmak " anlamındadır. Present ve Past kullanımları diğer yapılarda olduğu gibi yemek ve yeme ile ilgili ifadeler için yaygındır.
The meal tastes delicious. Yemeğin tadı leziz. ( Present )
The pizza tastes spicy. Pizzanın tadı baharatlı. ( Present )
The meal tasted awful. Yemeğin tadı kötüydü. ( Past )
My tea tasted salty. Çayımın tadı tuzluydu. ( Past )
İndirme linki: http://www.slideshare.net/alikemal28/adjectives-stative-verbs
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder