Ders 26-2, If Clauses Type 2 Konu Anlatımı

Bu yayında '' If Clauses / Koşul - Şart Cümleleri '' konusunun bir diğer önemli kısmını inceleyeceğiz arkadaşlar; '' Type 2 ''. Yaygın olarak kullanılması sebebiyle son derece önemli olduğunu söyleyebiliriz. Konunun detaylı anlatımı hemen aşağıdadır.




'' Type 2 '' içinde bulunduğumuz anda veya gelecekte olan / olacak bir olayan tam tersini düşünüp, koşul ileri sürmek ve bu hayali koşulun sonucunu ifade etmek için kullanılır. Bu sebeple '' hayal ederken kullanılan bir yapıdır '' diye adlandırırsak pek de yanlış olmaz. Bu nedenle de bu yapıda kullanılacak olan zamanlar, normal zamanlara göre bir derece daha geçmiş-past olmalıdır. Aşağıdaki örnekleri konunun mantığını kavramak adına inceleyelim;

Gerçek / Şuanki Durum : I don't have enough time, so I can't go to the cinema.
                                        Yeterli zamanım yok dolayısıyla da sinemaya gidemiyorum.

Type 2 Formu / Şekli  : If I had enough time, I could go to the cinema.
                                     ( Eğer ) yeterli zamanım olsaydı sinemaya giderdim.


Gerçek / Şuanki Durum : You are ill, so you won't to the party.
                                        Hastasın dolayısıyla da partiye gitmeyeceksin.

Type 2 Formu / Şekli  : If you weren't ill, you would go to the party.
                                     ( Eğer ) hasta olmasaydın partiye gidecektin.


Yukarıdaki örnekleri incelediğimizde konuşma anında belirtilen durumların aksini, tersini '' Type 2 '' kullanarak ifade edildiğini görürsünüz. Yani '' Type 2 '' gerçek durumunun tam tersini hayal ettiğimiz durumlarda kullanılır. İlk örnekteki kişinin yeterli zamanının olmaması, ikinci örnekteki kişinin de hasta olması gerçektir. Tüm bunlara bağlı olarak da zaman yetersizliğinden ötürü sinemaya ve partiye gidilememesi de bu koşula bağlı olarak gerçekleşen gerçek durumlardır.İşte bu noktada kişinin yeterli zamanı olduğunu ve yine kişinin hasta olmadığını varsaymak bu koşullara bağlı olarak da sinemaya ve partiye gittiğini düşünmek yani bir anlamda hayal etmek için '' Type 2 '' yi kullanırız. 

Fakat bu noktaya lütfen çok dikkat edelim; Zaman ve yapı olarak her ne kadar " Simple Past Tense / Geçmiş Zaman " kullanılsa da anlam " Present / Geniş Zaman " veya " Future / Gelecek Zaman" dır.

Görüldüğü gibi gerek '' If '' li cümlede, gerekse ana cümlede '' Simple Past Tense / Geçmiş Zaman '' yapıları ve formları kullanılmıştır.  '' Have '' fiilinin ikinci hali olan '' had '' , '' are '' fiilinin ikinci hali olan '' were '' yazılmıştır. Yine '' can '' in ikinci hali olarak '' could '', aynı şekilde '' will '' in ikinci hali olarak da '' would '' yazılmıştır.Buradan yola çıkarak bir formül elde edecek olursak;


If + Simple Past Tense / Geçmiş Zaman , would - could  
                                   =
would - could  If + Simple Past Tense / Geçmiş Zaman    şeklinde genel bir ifade yazmamız mümkündür.


If Clause Type 2 ile Kullanılabilen  Zamanlar ve Yapılar /  Tenses and Structures Can Be Used with If Clause Type 2

1. Ana Cümlede Kullanılabilenler / In Main Clauses
Bu başlık altındaki yapılar ana cümlede kullanılan, '' If '' li yan cümlede kullanılmayanlardır. Lütfen konunun bu kısmına dikkat edelim.

1.a  Would  - Would be doing  Kullanımı /  Would - Would be doing Usage

'' Will '' in Past - Geçmiş Zaman hali olarak '' would '' hem '' Future Tense '' hem de '' Future Continuous Tense ''  yapılarında kullanılabilir.

If I were rich, I would travel all around the world.
( Eğer ) zengin olsaydım dünyayı dolaşırdım.
( Ancak zengin değilim ve dünyayı dolaşamıyorum  )

If we were friends, we would spend much time.
( Eğer ) arkadaş olsaydık daha fazla zaman geçirirdik.
( Ancak arkadaş değiliz dolayısıyla da daha fazla zaman geçirmiyoruz  )

If you studied hard, you would pass the exam.
( Eğer ) çok çalıssaydın sınavı geçerdin.
( Ancak çalışmadın, sınavdan kaldın  )

If he woke up early, she wouldn't be late to work.
( Eğer ) erken kalksaydı işe geç kalmazdı.
( Ancak erken kalkmadı ve geç kaldı)

If I didn't warn you, you would get married that man.
( Eğer )  seni uyarmasaydım o adamla evlenecektin.
( Ancak uyardım ve o kişiyle evlenmedin )

If the baby weren't hungry, she wouldn't be crying.
( Eğer ) bebek aç olmasaydı ağlıyor olmazdı.
( Ama bebek aç ve şuanda ağlıyor )

If she weren't busy, she would be dealing with something.
( Eğer ) meşgul olmasaydı başka bir şeyle ilgileniyor olurdu.
( Ancak meşgul ve başka bir şeyle ilgilenmiyor )

If Sam didn't tell me the truth, I would be thinking in a wrong way.
( Eğer ) Sam bana geçeği söylemeseydi yanlış bir şekilde düşünüyor olacaktım.
( Ancak  doğruyu söyledi ve yanlış düşünmüyorum )


1.b  Could, Would be able to, Might, Would have to Kullanımı / Usage 

Yeterlilik, izin ve olasılık anlamında '' Could, Would be able, Might '', zorunluluk anlamında ise '' Would have to '' yine ana cümlede '' Type 2 '' de kullanılabilir.

If I knew Spanish, I could understand and help you.
( Eğer ) İspanyolca bilseydim seni anlar ve sana yardım edebilirdim.
( Ancak bilmiyorum dolayısıyla da anlayamıyor ve yardım edemiyorum )

If my parents had some time, they could / would be able to stay with us one more night.
( Eğer ) anne babamın zamanı olsaydı bizimle bir gece daha kalabilirlerdi.
( Ancak zamanları yok ve kalamazlar )

If Friday weren't a public day, we couldn't / wouldn't be able to have a picnic.
( Eğer ) yarın tatil olmasaydı piknik yapabilirdik.
( Ancak  yarın tatil değil ve tatil yapamayacaklar )

If you had a master degree, you could / might get the job.
( Eğer ) master derecen olsaydı işi alabilirdin.
( Ancak master derecesi yok ve işi alamıyor. )

If he didn't have a test next week, he could / might join us during the journey.
( Eğer ) gelecek hafta sınavı olmasaydı yolculuk esnasında bize katılabilirdi.
( Ancak sınavı var ve katılamaz )

If my sister didn't have good marks in Geography, she would have to study hard.
( Eğer ) kız kardeşimin Coğrafya'da iyi notları olmasaydı çok çalışmak zorunda kalırdı.
( Ancak notları iyi çok çalışmak zorunda değil )

If Susan didn't have an accident, she wouldn't have to give statement to the police.
( Eğer ) Susan kaza yapmasaydı polise ifade vermek zorunda kalmazdı.
( Ancak kaza yapmış ve polise ifade vermek zorunda )



2. '' If '' li Yan Cümlede Kullanılabilenler / Used in Conditional Sentences 

Bu başlık altındakiler ise ana cümlede kullanılmayan, '' If '' li cümlede kullanılanlardır. Konunun bu özelliğine dikkat etmek gerekir arkadaşlar.

2.a  To be  nin Geçmiş Zaman Hali / Past Form of  To be 

Bu yapıda '' am, is, are '' Geçmiş Zaman formunda '' was - were '' olarak kullanılır. Tıpkı önceki konularda bahsi geçtiği gibi. Bunda bir yanlışlık yok. Ancak bütün özneler ile '' were '' kullanımı daha yaygındır. Yani '' was - were '' farkı önemli değildir.

If I were you, I wouldn't buy this car.
( Eğer ) senin yerinde olsaydım bu arabayı almazdım.
( Ancak senin yerinde değilim bu arabayı da almam söz konusu değil

'' If I were you / Senin yerinde olsaydım '' son derece yaygın olan bir kalıptır.


If I were in your shoes, I would choose the blue one.
( Eğer ) senin yerinde olsaydım mavi olanı seçerdim.
( Ancak senin yerinde değilim dolayısıyla da mavi olanı seçmem söz konusu değil )

'' If I were in your shoes / Senin yerinde olsaydım '' yine yaygın olarak kullanılan, üstteki kalıpla da aynı anlama gelen bir diğer yaygın ifadedir.


If it weren't rainy tomorrow, we could play football outside.
( Eğer ) yarın yağışlı olmasaydı dışarıda futbol oynayabilirdik.
( Ancak yağmurlu ve futbol oynayamıyorlar )

If I were a rich man, I would go abroad.
( Eğer ) zengin olsaydım yurt dışına giderdim.
( Ancak zengin değilim ve yurt dışına gidemiyorum )

If you weren't ill today, you could spend time with us.
( Eğer ) bugün hasta olmasaydın beraber bizimle zaman geçirebilirdin.
( Ancak hastasın ve beraber zaman geçiremiyorsun)

If he were happy, I would share some news with him.
( Eğer ) mutlu olsaydı onunla bazı haberleri paylaşacaktım.
( Ancak mutlu değil ve onunla haberleri paylaşamıyorum )

If she weren't busy, she could make a dinner for her family.
( Eğer ) bugün meşgul olmasaydı ailesi için akşam yemeği hazırlayabilirdi.
( Ancak meşgul ve yemek hazırlayamaz )

If we were soldiers, we could defend ourselves against the enemy.
( Eğer ) asker olsaydık kendimizi düşmana karşı savunabilirdik.
( Ancak asker değiliz ve kendimizi savunmayoruz )

If they weren't late for the class, the teacher wouldn't get angry.
( Eğer ) sınıfa geç kalmasalardı öğretmen onlara kızmazdı.
( Ancak sınıfa geç kalmışlar ve öğretmen kızmış )

If the world were flat, many conditions and physics laws wouldn't exist.
( Eğer ) dünya düz olsaydı şuanki şartların ve fiziksel kanunların çoğu olmazdı.
( Ancak dünya düz değil, şartlar ve kanunlar var )


2.b Past Continuous Tense / Devam eden Geçmiş Zaman ile Kullanımı / Usage

'' If '' li yan cümlede, konuşma anında devam eden bir olayın tam tersini düşünerek koşul cümlesi oluşturmak için ''  Past Continuous Tense - were + Fiil+ing '' kullanılabilir.

If I weren't studying lesson, I could watch a film with you.
( Eğer ) ders çalışmıyor olmasaydım seninle bir film izleyebilirdim.
( Ancak şuan ders çalışıyorum dolayısıyla izleyemem )

If the students weren't making a big noise, the teacher wouldn't be angry.
( Eğer ) öğrenciler gürültü yapmıyor olsaydı öğretmen kızmayacaktı.
( Ama öğrenciler gürültü yapıyor ve öğretmen onlara kızıyor )

If my mom weren't cleaning the house, she could go shopping with me.
( Eğer ) annem evi temizlemiyor olsaydı benimle alışverişe gidebilirdi.
( Ancak evi temizliyor ve benimle alışverişe gidemiyor )


2.c  Could , Had to  Kullanımı / Usage

'' If  '' li yan cümlede olasılık, ihtimal, yeterlilik ve zorundalık anlamı katmak için '' Could, Had to ''kullanılabilir.

If you could come here early, we could spend much time together.
( Eğer ) buraya erken gelebilseydin beraber fazla zaman geçirebilirdik.
( Ancak erken gelmedin dolayısıyla da beraber zaman geçiremedik )

If I could speak a foreing language, I could get the job easily.
( Eğer ) yabancı bir dil konuşabilseydim işi kolaylıkla alabilirdim.
( Ancak yabancı dil konuşamıyorum ve işi de alamıyorum )

If the cats could fly, nearly all of the birds would be hunted by them.
( Eğer ) kediler uçabilseydi hemen hemen tüm kuşlar avlanmış olurdu.
( Ancak kediler uçamıyor dolayısıyla da kuşlar kediler tarafından avlanmıyor )

If I didn't have to stay at home, I could go to the cinema with my friends.
( Eğer ) evde kalmak zorunda olmasaydım arkadaşlarımla sinemaya gidebilirdim.
( Ancak evde kalmak zorundayım ve sinemaya gidemiyorum )

If my father had to go abroad, he would prefer to go by plane.
( Eğer ) babam yurt dışına gitmek zorunda olsaydı uçakla gitmeyi tercih ederdi.
( Ancak yurt dışına gitmek zorunda değil dolayısıyla uçağı tercih etmesine gerek yok )


2.d  Should Kullanımı / Usage

'' If '' li yani yan cümlede '' Should '' kullanmak aynı '' Type 1 '' de olduğu gibi olasılığın az olduğunu belirtir. Yine '' olur da bakarsın.........'' anlamına gelir. Karşılaştırmalı olarak örneklere bakalım;

If there were an earthquake in Konya, many houses would be destroyed.
( Eğer ) İstanbul'da bir deprem olsaydı bir sürü ev yıkılırdı.
( Ancak Konya'da böyle bir deprem olmadı evler de yıkılmadı )

If there should be an earthquake in Konya, many houses would be destroyed.
( Eğer ) olur da Konya'da bir deprem olursa bir sürü ev yıkılırdı.
( Ancak Konya'da böyle bir deprem olmadı evler de yıkılmadı )


If  I were to see Melis, I would pay my debt to her.
( Eğer ) Melis'i görseydim ona borcumu ödeyecektim.
( Ancak onu görmedim dolayısıyla da borcumu ödemedim. )

If I should see Melis, I would pay my debt to her.
( Eğer ) olur da Melis'i görseydim ona borcumu ödeyecektim.
( Ancak onu görmedim dolayısıyla da borcumu ödemedim. )

İndirme linki : http://www.slideshare.net/alikemal28/if-clauses-type-2

Evet arkadaşlar, '' Type 2 '' konusunun sonuna gelmiş bulunmaktayız. İnşallah konuyu tüm detayları ile ele alabilmişimdir.  Son olarak ise yine ilgili bir video var. Keyifli seyirler....



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder